![]() |
Emma babasını küçük yaşlarda kaybetmiş annesi de alkolik olduğu için amcasının evinde yaşayan liseye giden bir kızdır. Tabii her şey bununla bitmiyor. Yengesi yani Carol Emma'nın onlarla yaşamasından hoşnutsuzdur bu yüzden Emma'ya sürekli şiddet uyguluyor, hakaret ediyor ve ev işlerini yaptırıyordur. Emma derslerinde çok iyi spor yapan başarılı bir kızdır. O evden ayrılmak içinde gün sayıyordur. Emma'nın tek arkadaşı vardır oda Sara. Sara Emma'ya göre daha çok dikkat çeken bir kızdır. Birlikte takılsalar da Emma'yı genelde kimse farkına varmaz. Emma da bu halinden gayet memnundur. Takii Evan Mathews adındaki yakışıklı bir çocuk Emma' yı fark edene kadar. Evan da Emma gibi başarılı , sporcu ve çook yakışıklıdır. Başta Emma Evan'ın arkadaş olma çabalarına karşı koysa da sonradan arkadaş olurlar. Evan baştan beri Emma'ya aşıktır fakat Emma onunla böyle bir ilişkiye girmek istemiyordur. Emma Evan'dan ne kadar kaçsa da sonunda kendisi de yavaş yavaş Evan'ın çekimine kapılmaya başlar.
Kitap uzun zamandır okuduğum en akıcı kitaplardan biriydi. 2 günde soluksuz okudum resmen. Yengesinin tüm eziyetlerini çekmek zorunda değil birisine söylese her şey son bulacak ama Carol'ın iki çocuğu vardır ve Emma onların annesiz büyümesini istemiyordur. Ben olsam katlanır mıydım bilmiyorum ya da bu kadar güçlü olur muydum.İkinci kitapta neler olabilir ki düşünüyordum çünkü kitaba genel olarak baktığımızda pek seri olacak bir kitap değil gibiydi ama sonra üçüncü kitabın çıkacağını duydum. Şaşırdım ama sevindim de umarım kısa zamanda çıkar. Sizde okuduysanız sizin de yorumlarınızı bilmek isterim :) Keyifli okumalar :)
![]() | ||
Bir şey söyleyemeyeceğimi bilerek üzerindeki örtüyü fırlatıp ayaklarını yere sarkıttı. '' Hadi, şeytan evde olmadığını fark etmeden önce seni cehenneme geri götürelim.'' Aslında söylediği şey komik sayılırdı ama bu sözler, gerçeğe gülemeyeceğim kadar yakındı.
![]() Üniversitede burs alabilmek için mükemmel bir ortalamaya sahip olmam gerekiyordu. Üzerinde kontrol sahibi olduğumu hissettiğim tek şey buydu ve açıkçası bu benim için bir kaçış planından ziyade daha çok bir ' hayatta kalma' stratejisiydi. ![]() Öyle anlaşılması güç bir danstı ki bu aramızdaki, dokunmadan dokunmak, söylemeden bilmek, dile getirmeden hissetmek durumunda kalmıştık. İnce, çok ince bir çizgide yürüyen iki arkadaştık. Ve varlığıyla öylesine başım dönmüştü ki, kendi ellerimle çizdiğim çizgiyi umursamayan adımlarımın farkına varamıyordum. |